İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, büyükbaş hayvan yetiştiricilerine yem desteği projesini Kınık’ta başlattı. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak temel hedeflerinin sadece ürün ithal ederek tarım yapmaktan kurtulmak olduğunu söyleyen Başkan Soyer, çiftçilere “Siz kooperatif çatısı altında örgütlenin, ürününüzü almaya söz veriyorum” dedi.
“Başka bir tarım mümkün” diyerek yola çıkan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bu kez Kınık’ta üreticinin yüzünü güldürdü. Başkan Tunç Soyer,ilçeye bağlı 33 köydeki 260 üreticiye, toplamda 120 tonu bulan 2 bin 470 çuval süt yemi dağıttı. İlk kez verilen yem desteğinden, bir ile on arasında büyükbaş hayvanı bulunan köylüler faydalandı.
Poyracık Köy meydanında düzenlenen dağıtım törende Başkan Soyer, koronavirüs salgınının henüz bitmediğine işaret ederek, dikkatli olunması, tedbirlere uyulması konusunda yurttaşları uyardı. Başkan Soyer koronavirüs sürecinde ilçede yapılan yardım ve destekleri anlattı.
“Köylü milletin efendisi olmaktan çıkarsa, millet aç kalır”
Bugüne kadar 34 köyde 324 çiftçiye toplam bin 197 koyun, keçi ve koç dağıtımı yapıldığını anımsatan Tunç Soyer, Büyükşehir Belediyesi olarak 66 üreticiye 256 adet arılı kovan, 124 adet de arısız kovan verildiğini söyledi. Arapdere Mahallesi’nde hayvanlara içme suyu sağlayacak göletin etüt çalışmalarını başlattıklarını da açıklayan Soyer, “Ağaçlandırma projesi kapsamında da bugüne kadar 240 bin 685 adet meyve fidanı dağıtımını gerçekleştirmiş olduk. Bunları ‘Biz ne güzel işler yaptık’ demek için söylemiyorum. Gördüğünüz gibi koyundan arıya, fidandan yeme kadar bir çok konuda destek olmaya çalıştık. Neden? Çünkü bu topraklarda eğer köylü milletin efendisi olmaktan çıkarsa, millet aç kalır. Onun için Mustafa Kemal Atatürk, ‘Köylü milletin efendisidir’ demiş” ifadelerini kullandı.
“Ne oldu da biz samanı ithal eder hale geldik”
Başkan Soyer, üreticinin toprağına küserek üretimden vazgeçmesi halinde şehirlere göç ettiğini söyledi. Ardından bu insanların ucuz iş gücüne katıldığını, bunun da köylerin köklü kültürünü yok ettiğini belirten Soyer, şöyle devam etti: “Ne yaptılar? Bir gecede 16 bin köyü mahalleye çevirdiler. Ne oldu? Mahalle oldu da ne oldu? Emlak vergisi mükellefi, çevre temizlik vergisi mükellefi, bir yığın mükellefiyetler karşımıza çıkmaya başladı. Kısacası sizi, üreticiyi, köylüyü, üretimden vazgeçirmek için bu memlekette her şey yapıldı. Dediler ki ‘tarım küçük çiftçinin işi değil. Büyük ölçekte yapılmalı. Endüstriyel tarım yapılmalı.’ Böyle olduğu için bugün gübreyi ithal ediyoruz, tohumu ithal ediyoruz. Ne oldu, bu memleketin topraklarında bereket mi bitti? Ne oldu? Sular mı kurudu? Bilmediğimiz kuraklıklar mı yaşandı? Ne oldu da biz samanı ithal eder hale geldik?”
“Ürün ithal ederek tarımı sürdüren Türkiye olmaktan kurtulabiliriz”
Tüm bunların yanlış siyasetten başka bir açıklamasının olmadığını kaydeden Soyer, “Eğer doğru tarım politikası uygularsanız, bu toprağın bereketi ne sizi ucuz iş gücü yapar. Ne size köyünüzü terk ettirir. Ne de tüketiciyi mağdur eder. Siz temiz, iyi gıdalar üretmeye devam edersiniz, bu memleketin şehirlisi de sağlıklı beslenmeye devam eder. Onun için ‘Başka bir tarım mümkün’ diyoruz. İthalat fikirlerine dayalı, sadece ürün ithal ederek tarımı sürdüren Türkiye olmaktan kurtulabiliriz. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak temel hedefimiz budur. Biz köylümüz, çiftçimiz üretmeye devam etsin istiyoruz. Biz diyoruz ki, ‘Onlar üretsin ki ne köylü ne de şehirli mağdur olmasın.’ Biz de üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Üreticimizin yanında duracağız. Destek olacağız. Daha çok üretmesi için her şeyi yapacağız” dedi.
Soyer’den üreticiye kooperatif çağrısı
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nintarım politikasının dört başlığının bulunduğunu, bunlardan ilkinin yerli tohumu gün ışığına çıkarmak olduğu kaydeden Soyer, “en büyük hazinemiz” dediği atalık tohumları çoğaltacaklarını söyledi. Soyer, “Yerli tohumları yok ediyorlar, buna izin vermeyeceğiz. O tohumları yaşatacağız. Dört başlıktan bir diğeri de mutlaka tarım ürünlerini işleyeceğiz. Tarım ürünü sadece tarım ürünü olarak kaldığı sürece değerini bulmuyor. Katma değerini büyütecek şekilde işlememiz lazım. Üçüncüsü, üretici tek başına hiçbir şeydir. Kooperatif çatısı altında mutlaka bir araya gelmek ve el ele vermek lazım. Siz bir araya gelirseniz, ancak o zaman köyünüzü pazarlayacak bir güç olabiliyorsunuz. Siz kooperatif çatısı altında örgütlenin ne üretiyorsanız almaya söz veriyorum. Yeter ki, kooperatif çatısı altında örgütlenin. Dördüncüsü de; siz ürettikçe biz satın almaya devam edeceğiz. Ama yerli tohuma sahip çıkacaksınız. Ürününüzü işleyeceksiniz. Ayrıca ilçede 12 üreticiye 40 manda dağıtılacak. Mandanın sütünden yapılan peynir dünyanın parası. Biz bu peyniri ithal ediyoruz. Oysa manda buradaydı. Burada ürüyordu, çoğalıyordu ve üreticisi ekmek yiyordu. Biz bu hatalardan döneceğiz ve bu toprağın bereketini yeniden gün ışığına çıkaracağız. Siz yeter ki alın teri dökmeye devam edin. O alın terinin bir zerresini karşılıksız bırakmayacağız” dedi. Konuşmaların ardından yem çuvalları köylülere dağıtıldı.
Törene Ankara'da bulunan Kınık Belediye Başkanı Sadık Doğruer’i temsilen Kınık Belediye Başkan Yardımcısı Zeki Özçam katıldı. Törende Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Tugay ve Kınık Ziraat Odası Başkanı Murat Tosun da hazır bulundu.