Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı biter bitmez hemen ardından 17- Şubat - 5 Mart 1923 Tarihleri arasında İzmir İktisat Kongresi’ni düzenledi. Türkiye’nin her yerinden gelen 1135 delege ile Türk Ekonomisi ve Tarımı için nelerin yapılması gerektiği konuşuldu.
İtilaf Devletleri tarafından Lozan Antlaşması ile devam etmesi istenilen Osmanlı Devleti'nin ekonomisinde ciddi hasarlara yol açmıştı. Kapitülasyonların ve diğer imtiyazların kabul edilemeyeceği kongrede belirtildi. Ekonomik sorunların aşılması, savaştan yeni çıkan halkın kalkındırılması ve onlara yol gösterilmesi gibi konular üzerinde duruldu.
Kongrede ele alınacak sorunlardan bazılarını kongre heyeti; Türkiye'de kredi meselesi, istihsalin tanzimi, gümrük meselesi, vergiler, vesait-i nakliye başlıkları altında ayrıntılı bir rapor şeklinde işleyerek, 23 Şubat 1923'te yayınlamıştır.
Türkiye'nin çiftçi, tüccar, sanayi ve işçi zümrelerinden seçilen 1135 delegenin katıldığı kongrede, bu grupların hazırladığı "Misak-ı İktisadî Esasları" tartışıldı ve kabul edildi.
Anadolu insanının yüzde 82’si tarımla uğraşmasına rağmen halk kendini zor doyuruyordu. İlk etapta Cumhuriyet döneminde de tarım alanında yenilikler yapıldı. Tarımsal üretimi arttırarak vatandaşı daha iyi beslemek, bu etkinliği geliştirerek gelir sağlayıcı bir duruma getirmek, her şeyden önce köylünün yaşama biçimini düzeltmekle mümkün olabilirdi. Devletin ekonomik yapısı ilk planda tarıma dayalı olduğundan, bu bir zorunluluk köylünün durumunu iyileştirmek için ilk tedbir ve onu parasal yönden rahatlatmaktı. Osmanlı maliyesinin en sağlam geliri ürün üzerinden peşin olarak alınan Aşar (öşür) vergisi idi. Köylünün bu ağır vergiyi vermeye çoğu kez gücü yetmez, ezilir, bunalırdı. Hatta bu yüzden bazen köylünün evini barkını bırakıp kaçtığı bile olurdu. İşte Cumhuriyet rejimi cesur bir karar alarak 1925 yılında aşar vergisini kaldırdı. Devlet bunları yapmakla çok önemli rakamlara varan gelir kalemlerinden vazgeçiyordu. Ancak bu uzun sürede olumlu sonuçlar getirdi. Köylü rahatlayınca tarımsal üretim de arttı. Öyle ki tahıl üretimi dört katına çıktı.
● Bundan sonra köylüye ucuz kredi vermek gerekiyordu. Makine tohum ve benzeri ihtiyaçlarının giderilmesi için bu önemliydi. Bu amaçla Ziraat Bankası’nın imkanları arttırıldı. Tarım Kredi Kooperatifleri kuruldu. Bu sayede köylüler bir araya gelerek ürünlerini değerlendirme imkanı bulmuşlardı. Böylece ürettikleri mahsullerin aracılar elinde ucuza ve değerinin altında satılması da önlenmiştir.
● Tarımsal üretimi arttırmak için başka tedbirler de alınmıştır. Köylülere ucuz tohum sağlanması, tahılların depolanması, tarımsal hastalıklarla mücadelede büyük adımlar atılmıştır. Ayrıca bilimsel araştırmalar da yapılmış, bu amaçla Ankara’da ileride fakülte statüsü kazanacak olan Yüksek Ziraat Enstitüsü kurulmuştur. Bu sayede bilimsel araştırmalar sonucunda hem tarımsal üretim artmış hem de yeni ürün türleri ortaya çıkmıştır.
Bugün de Pandemi ortaya çıkınca Tarımın önemi gittikçe artmıştır.
TV Programlarında senelerdir söylüyorum, Türkiye’nin Tarıma ve köylüsüne önem vermesi gerekiyor. Kredi, ucuz mazot, gübre, ilaç ve tohum gibi girdilerinde desteklenecek köylü sayesinde, Türk Ekonomisine milyarlarca Dolar dövizin girmesi işten bile değildir. Dünya’nın her devleti tarım ürünleri yetiştirecek ama biz yetiştirmeyeceğiz. O zaman onlar bizim aç kalmamızı istiyorlar.
Son olarak, AB Ülkelerinin çiftçilerine verdikleri desteği görün yeter.
https://www.bursaarena.com.tr/turkiye-tarimla-para-kazanir-makale,5028.html
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.