Atatürk’ü iyi tanıyanlar onun komutanlık, devlet adamlığı, bilginlik, düşünürlük alanlarında dorukta olduğunu bilirler.
Atatürk’ün İzi’nden gittiğini birçok kez açıklayan Kazakistan Büyük Önderi Nursultan Nazarbayev de önemli bir düşünürdür. Birçok görkemli bitiğin yazarı olan Tonguç Başkan’ın sadece "Bozkır Öğütleri"ni okumak bile bu alandaki derinliğini ortaya koymaya yeterlidir.
Bu bitikten bir bölümü ilginize sunuyorum:
“Gelecekle ilgili umudun kesilmemesi gerektiği gibi geçmiştekilerin hepsini yok saymak da yanlıştır.
İslam dinine kadar bu geniş bozkırlarda bir “İnanç ile Bundan Kaynaklanan Değerler” egemendi.
Eski Kun İmparatorluğu’nda da sonrasında da Ulusumuz Tengri İnancı gereğince dirlik sürmüştür. Bu inanç ile ilgili uygulamalar bugün de yaşar durumdadır.
İnancımızdaki doğayı koruma anlayışı, Güneş ile Ay’a önem vermek, atalarımızın inancının geçmiş değerleri olarak bugün de ulusumuzla birlikte yaşaya gelirler.
Biz, bu inancımızı yaşayışımızdan söküp atamayız.
Doğruluğu ile diriliği açısından Kazakları iyiliğe, doğruluğa, erdemli yaşayışa ulaştıran bu inanç, etki gücünü bugün de yitirmemiştir. İç temizliğimizi korumada Tanrı İnancını bugün de kutlu inancın eylemleri olarak yaşatıyoruz.
Bu açıdan bakarsak İslam Dini’nin temel ilkeleriyle kurallarının, Atalarımızın Tanrı İnancı ile örtüşmekte olduğunu görürüz. Ayrıca İslam Dinindeki konuk severlik, konuğa saygı göstermek, yoksullar ile yardıma gerek duyanlara yardımcı olmak, kardeşlik gibi değerler de Atalarımızın Tanrı İnancının erdem kurallarına uygunluk gösterir. Bu da ayrı bir güzellik değil midir?
Bildiğim kadarıyla Hz. Muhammed’in sözlerinden birinde “Kuran ile Hadislerde belirtilmemiş konularda töreye göre çözüm bulmak” anlamında açıklama vardır. Öyleyse ata ruhlarına saygı göstermenin, mezarlarda Tanrı’ya yakarmanın Ulusun Ulu Gününü (Nevruz) sevinçle karşılamanın, yeni gelen ayı selamlamanın İslam Dini açısından da sakıncası olmaması gerekir. Bunlar Tanrı’nın yarattıklarına, güzel varlıklara saygı göstermekten başka nedir?
Ulu Kazak Düşünürü Abay’ın “Tanrı’nın Dini Kalplerdedir, Kalbini Temiz Tut” demesinin anlamı budur.”
Nursultan Nazarbayev bitiğinde bu sözlerini, İslam Dininin temel ilkelerini insancıl özünü yok sayarak onu terör kaynağı durumuna düşürenlere eleştirilerini yönelterek sürdürüyor.
Benim en son yayınlanan bitiğim olan TÜRK’ÜN İNANCI’nı okuyanlar bilirler. Türk’ün dinlere girmeden önceki dinlere girdikten sonra da süren inançlarını anlatırken Kazakistan’dan da örnekler vermiştim.
Kazaklar, Kırgızlar ile birçok Türk Ulusunda ağaçlara, sulara, dağlara, “evliya” denildiğini TANRI’nın sonsuz TİN’inin varlığın tümünde yaygın olduğunu anlatmıştım. Tonguç (İlkinci) Başkan’ın bitiğindeki bir anlatımı TÜRK’ÜN İNANCI’nın yeni baskısına alabiliriz.
Bu arada kısa sürede 3. baskısını yapan TÜRK’ÜN İNANCI gösterilen ilgiye de “çok sağolun, varolun” diyorum. Gençlerimizin bu bitik çevresinde tartışma kümeleri kurmalarına da seviniyorum.
Bir arkadaşımın beş yüz tane satın alıp, bir gazetenin okuyucularına bağışlamasından da sevinç duyduğumu belirtmeliyim.
Benim ki bilginlerin bilgilerini derleyip toparlayıp bir bitik durumuna getirmek olduğundan bunları yazmayı da sakıncalı görmüyorum.
https://www.bursaarena.com.tr/nursultan-nazarbayev-de-tanri-inanci-makale,4998.html
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.